desbathink
6 Eylül 2025 Cumartesi
Biraz Absürd ve Albert Camus
17 Mayıs 2025 Cumartesi
Eleştirel Düşünme ve Mantık Hataları: Her Şeye Hemen İnanma!
Gün içinde kaç kez bir haberi okurken, bir tartışmaya girerken ya da sosyal medyada bir görüşe rastladığında "Bu gerçekten doğru mu?" diye sordun? Eğer bu soruyu sıkça soruyorsan, eleştirel düşünme yolundasın demektir.
Peki nedir bu eleştirel düşünme? Ve neden önemlidir?
Eleştirel düşünme, duyduklarımızı ve düşündüklerimizi hemen doğru kabul etmek yerine, onları analiz etme ve sorgulama becerisidir.
Bu beceri, şu sorularla şekillenir:
Bu bilgiye neden inanmalıyım?
Kaynağı güvenilir mi?
Mantıklı mı, yoksa duygusal mı?
Alternatif bakış açıları neler?
Eleştirel düşünen biri, her iddiayı tartar, acele karar vermez ve düşüncelerini temellendirmeye çalışır. Bu da hem bireysel hem toplumsal olarak daha sağlıklı kararlar almamızı sağlar.
Ya Mantık Hataları?
Mantık hataları, düşünme sürecinde yaptığımız görünmez tuzaklardır. Bazen farkında bile olmadan bu hatalara düşeriz ve sonucunda yanlış sonuçlara varırız.
İşte sıkça karşılaştığımız bazı mantık hataları:
1. Ad hominem (Kişiye saldırı):
Bir fikri çürütmek yerine, o fikri söyleyen kişiye saldırmak.
"Sen bu konuda konuşamazsın, daha çocuk sayılırsın!"
2. Strawman (Çarpıtma):
Karşı tarafın argümanını basitleştirip çarpıtmak, sonra da onu çürütmek.
"Hayvan haklarını savunuyorsun demek, yani hepimiz ot mu yiyelim?"
3. Yanıltıcı ikilem:
Sanki sadece iki seçenek varmış gibi göstermek.
"Ya bizimlesin, ya karşımızdasın!"
4. Kaygan zemin (Slippery slope):
Küçük bir adımın zincirleme büyük felaketlere yol açacağını iddia etmek.
"Eğer bugün dersi kaçırırsan, üniversiteye bile giremezsin."
5. Otoriteye başvurma:
Sadece bir otorite figürü söylediği için bir şeyin doğru kabul edilmesi.
"Bu kremi ünlü bir doktor önerdi, kesin işe yarar."
6. Post hoc (Önce-sonra yanılgısı):
Bir olay diğerinden sonra oldu diye, onun sebebi olduğunu sanmak.
"Kuşlara yem verdim, yağmur yağdı. Demek ki kuşlar yağmuru getiriyor."
Sonuç: Şüphe, Zekânın Gölgesidir
Düşüncelerimize güvenmek güzel; ama onlara fazla kapılmak bazen gözümüzü kör edebilir.
Eleştirel düşünme, kendi fikirlerimizi bile sorgulama cesaretidir. Mantık hatalarını fark etmek ise zihinsel temizliktir.
Bir dahaki sefer bir haber gördüğünde ya da bir tartışmaya girdiğinde dur ve sor:
"Bu gerçekten mantıklı mı?"
Sevgiyle...
8 Nisan 2025 Salı
Silent’tan Alpha’ya: Kuşaklar Nasıl Birbirini İnşa Etti?
Kuşaklar sadece tarihsel aralıklarla birbirini izleyen topluluklar mıdır?
Her kuşak, kendisinden öncekinin aynası, sonrakinin mimarı mıdır?
Bir kuşak, sonrakine nasıl bir miras bırakır?
Onu şekillendirirken aslında kendine de mi meydan okur?
Ve bu kaçınılmaz kaos-düzen döngüsü...
Nasıl işler, nerede kırılır, nasıl yeniden kurulur?
Sessizlikten Değişime: Silent ve Boomer Kuşakları
Silent Kuşağı (1920’ler–1940’lar), savaşlar ve büyük ekonomik krizlerle sarsılmış bir dönemin çocuklarıydı. Güvenlik, itaat ve toplumsal uyum onlar için birer hayatta kalma stratejisiydi. Düzeni, disiplini ve bağlılığı öncelediler.
Bu katı yapının çocukları olarak dünyaya gelen Boomer Kuşağı (1946–1964), daha özgürlükçü ve girişimci bir dünya kurmaya çalıştı. Ekonomik büyümenin etkisiyle fırsatlar arttı. Çok çalıştılar, uzmanlaştılar, hiyerarşik yapıyı sorguladılar ama korudular. Lidelik önemliydi. Ancak, başarı ve kariyer odaklılık, duygusal zeka ve esnek düşünce gibi alanların ihmal edilmesine neden oldu.
Bağımsızlık Arayışı: X ve Y Kuşakları
X Kuşağı (1965–1980), daha bireysel ve özgür bir yaşam biçimini benimsedi. Eğitimli, yaratıcı ve sorgulayan bireyler olarak yetiştiler. Ancak teknolojik dönüşümün başlangıcında, ekonomik belirsizliklerle karşılaştılar. İş güvencesi sarsıldı, aidiyet duygusu zayıfladı.
Y Kuşağı (Millennials, 1981–1996), dijital dünyanın doğuşuna tanıklık etti. Teknolojiyle uyumlu, çok yönlü ve girişimci bireyler haline geldiler. Ancak işsizlik, tükenmişlik ve rekabet baskısıyla da mücadele ettiler. Yeni dünyanın mimarı olurken yüklerini de taşıdılar.
Dijital Dünyanın Çocukları: Z ve Alpha Kuşakları
Z Kuşağı (1997–2012), dijital teknolojinin içinde büyüdü. Onlar için bilgiye erişim kolaydı, ama bilginin bolluğu kafa karıştırıcıydı. Sosyal medya, kimlik arayışını karmaşıklaştırdı. Empati, sürdürülebilirlik ve çeşitlilik gibi değerlere duyarlılar. Aynı zamanda yalnızlık ve dikkat dağınıklığı gibi dijital çağın sorunlarıyla da yüzleşiyorlar.
Ve şimdi sıra Alpha Kuşağı’nda (2013–günümüz). Yapay zekânın geliştiği, iklim krizinin derinleştiği, küresel belirsizliklerin arttığı bir çağda büyüyorlar. Onların önünde büyük fırsatlar var, ancak çözülmesi gereken karmaşık sorunlar da...
Kaos ve Düzen Arasında Sonsuz Bir Döngü
Her kuşak, bir öncekinin çözmeye çalıştığı sorunları miras alır; ama aynı zamanda kendi varlığıyla yeni sorunlar da üretir. İnsanlık bu şekilde evrilir: yasalar yeniden yazılır, değerler dönüşür, değişir, kurumlar sarsılır ve yeniden kurulur.
Kaos ve düzen döngüsü, aslında bir sona değil, sürekliliğe işaret eder.
Bu yüzden, bir kuşağı anlamak demek, onu yetiştiren kuşağı da anlamak demektir. Her birey, zamanın ruhunu taşırken bir sonraki zamanın yolunu açar.
Her kuşak, geçmişin sorularına kendi cevabını verir, geleceğin sorularını da hazırlar. Ve bu döngü, insanlığın bitmeyen hikâyesidir.
Sevgiyle…
Biraz Absürd ve Albert Camus
Ayaklarımız çamura saplanıyor. Her adımda biraz daha ağırlaşıyoruz. Çamur susuyor, biz soruyoruz. Dünya sessiz, insan anlam arıyor. İşte abs...
-
İnternette gezinirken karşıma çıkan öneriler ve reklamlar, çoğu zaman düşündüklerimle şaşırtıcı şekilde örtüşüyor. Bu nasıl oluyor? Yaptıkla...
-
Gün içinde kaç kez bir haberi okurken, bir tartışmaya girerken ya da sosyal medyada bir görüşe rastladığında "Bu gerçekten doğru mu?...
-
Kuşaklar sadece tarihsel aralıklarla birbirini izleyen topluluklar mıdır? Her kuşak, kendisinden öncekinin aynası, sonrakinin mimarı mıdır? ...